-
1 point
n m1 endroit yer, nokta [nok'ta]2 faire le point durumu irdelemeka bir arabanın olduğu yerde saymasıb ölü noktada olmak4 mettre au point ayarlamak, düzenlemek5 être au point hazır olmak◊Le système est au point. — Sistem hazırdır.
6 être sur le point de (avec l'inf.) -mek üzere olmak7 derece [deɾe'ʤe]8 couture dikiş biçimi9 unité gagnée puan ['puan]10 en fin de phrase nokta [nok'ta]◊11 du "i" et du "j" "i"nin, "j"nin üstündeki nokta12 sujet nokta [nok'ta]◊C'est un point important. — Bu önemli bir noktadır.
13 point de vuea bakış açısıb fikir [fi'ciɾ]14 point commun ortak nokta15 à point orta pişmiş
См. также в других словарях:
Tobacco packaging warning messages — Smoking warning on the back of a cigarette pack, in Australia Tobacco packaging warning messages are health warning messages that appear on the packaging of cigarettes and other tobacco products. They have been implemented in an effort to enhance … Wikipedia
HISAL-İ HAMÎDE — Medhe ve övülmeğe lâyık güzel huylar, güzel hasletler.(...Dost ve düşmanın ittifakı ile ahlâk ı hasenenin, şahsında en yüksek derecede; ve bütün muamelâtının şehadetiyle secâyâ yı sâmiye, vazifesinde ve tebligatında en âlî bir derecede ve din i… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ışık — is., ğı 1) Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi. H. E. Adıvar 2) Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç Buraya bir ışık getirin. 3) Elektrik On ikide… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pergament kâğıdı — is. Sülfürik asitli işlem ile sürekli doku oluşturularak yüzey sertliği arttırılmış ve organik sıvıların genellikle belirli katı yağların, sıvı yağların ve gres yağının kâğıda nüfuz etmesine karşı yüksek derecede dayanıklılık kazandırılmış kâğıt … Çağatay Osmanlı Sözlük
HEZARFENN — f. Çok bilen, bir çok san atı birden çok yüksek derecede yapabilen. * Minâre ustası … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
guru — is. 1) Brahmacı eğitimde, yüksek kasttan gençleri ve öğrencileri yetiştiren, manevi gücünün en yüksek noktada olduğuna inanılan kimse 2) Herhangi bir sanat dalında veya işte en üst derecede değerlendirilen usta, pir … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak — sf., ğı 1) Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti. O. Kemal 2) Isısı yüksek olan, çok ısınmış Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fırın — is., Rum. 1) İçinde genellikle odun yanan, her yanda aynı derecede ısı oluşturarak ekmek, pasta vb. pişirmeye yarayan, tavanı tonoz biçiminde, önünde tek açıklık bulunan ocak Pastacı fırını. 2) sf. Bu ocakta pişirilmiş 3) Ekmek, pasta vb.nin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gümrah — sf., esk., Far. gumrāh 1) Aşırı derecede büyümüş olan (bitki) Uzun zamandır ıssız, bakımsız kaldığı için o gümrah yeşillikler bölgesinde yılanlar türediği biliniyordu. R. E. Ünaydın 2) Deli dolu akan (su) 3) Gür, yüksek, kuvvetli (ses) 4) Uzun,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gümrahlaşmak — nsz, esk. 1) Bitki aşırı derecede büyümek 2) Su deli dolu akmak 3) Ses gür, yüksek, kuvvetli olmak 4) Saç uzun, sık ve dalgalı olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
istinaf mahkemesi — is., huk. Sulh ve asliye mahkemeleri vb. ilk derece mahkemeler ile temyiz mahkemeleri arasında yer alan ikinci derecede yüksek mahkeme … Çağatay Osmanlı Sözlük